Dünyayı sadece kalplerinde değil,omuzlarında başlarının üzerinde taşıyan..

Bazıları için kahrını,cefasını bazıları için ise tüm güzelliği yaşayan..

Sevgi diye sessizce acının,ızdırabın künyesini gülümseyerek taşıyan..

Bazıları için değmeyenlerin hikayesine mahkum olan değilmiydi?

Kadın ne idi?

İnsanca,özgürce sadece kendi olmak isteyen; rehberini, enerjisini sevgiden almak isteyen değilmiydi ? 

Kalbi, umudu, kolu kanadı incinen değilmiydi ?

Ve dağaldığında tek parça halinde kendini toplayan ayakta kalan..Yada kalmaya çalışan..

Ya peki sessizliği,derin sessizliği en sesli ağlaması değilmiydi? Ve kadın kendi kimliğine sahip çıkıp yargılanmadan, örekileştirilmeden, hayatın içinde yerini almak isteyen değilmiydi?

Kadın, örf, gelenek göreneklerden dolayı ūzerinde baskı kurulan değilmiydi?Aslında ne acıdır ki bazıları için yok sayılarak büyütülme ve kendin olamamaydı..  Yer,zaman,yaş değişsede sorunlar farklılaşmış gibi gözüksede hep bir mücadelenin içinde kendini bulmak değilmiydi? Ve herşeye rağmen dik durmaya çalışan, dik durmayı başaran değilmidir?

Ve son söz Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği gibi "Ey Kahraman Türk Kadını sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın"..