CHP İstanbul eski Milletvekili Dr. Mimar Gülay Yedekci’nin 17 Ağustos Depremi’nin 19.yılında yaptığı yazılı açıklama şu şekilde:
Marmara Depremi olarak da bilinen, tüm Marmara Bölgesi ile Ankara’dan İzmir’e kadar geniş bir alanda hissedilen 7.5 büyüklüğündeki depremde, resmi rakamlara göre 17 bin 480 insanımız hayatını kaybetmiştir. Yine resmi rakamlara göre 23 bin 781 insanımız yaralandığı, 500’ü aşkın kişinin sakat kaldığı, 130 bini aşkın binanın çöktüğü, yüz binlerce insanımızın evsiz kaldığı depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyorum.
Türkiye’nin deprem bölgesi olduğu, 500 diri fay hattının bulunduğu, Marmara’da riskin daha da çok olduğu bilimsel tespitler ışığında sık sık ifade edilmiştir. Kuzey Anadolu fay hattının ürettiği depremlere 1766 Depremi dikkate alınıp bakıldığında 250 yıllık periyotlara denk gelen 7 ve üzeri büyüklükte depremlerin olduğunu görüyoruz. 1999 Depremi ile birlikte bu süre yaklaşık 30 yıl olarak hesaplanmaktadır ve bilim insanlarına göre 7 ve üzeri büyüklükte bir deprem ortaya çıkarması beklenmektedir.
Yarın yaşanabilecek olası bir İstanbul depremi konusunda mevcut yöneticileri uyarmak öncelikli sorumluluk ve zorunluluğumuzdur. 1999 yılındaki büyük felaketin ardından depreme ilişkin, özellikle bilim çevreleri ve sivil toplum örgütleri yoğun çabalar göstermiş, toplumumuzda farkındalık oluşmasına rağmen hayati önemdeki bu konu kamu otoritelerince gerekli düzeyde değerlendirilmemiştir.
YEDEKCİ: GÜNAHTIR! İSTANBUL’A İHANETTEN VAZGEÇİN!
Bugün ülkemiz büyüklü küçüklü depremlerle her an bir felaketle karşı karşıya kalmanın korkusunu yaşamaktadır. Ülkemizi yönetenlerin görevi, her an yaşanabilecek deprem felaketinde vatandaşımızın can güvenliğini sağlamak olmalıdır. Defalarca dile getirdiğimiz gibi başta okulların, hastanelerin, kamu binalarının, konutların ve tüm yapıların deprem güvenlikli hale getirilmesi için geçen19 yıl boyunca ne yapılmıştır? 500 diri fay hattının bulunduğu Marmara her an yeni bir deprem ve yeni bir felaket ile yüz yüzedir. Buna rağmen, İstanbul’daki 493 deprem alanın 416’sının imara açıldığı bir yönetim anlayışı ile karşı karşıyayız. 2011 yılında yaşanan Van depremi bahane edilerek bütün yasa ve yönetmeliklerin üzerinde 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümü Kanunu çıkarılmış ve bu kanunla ne yazık ki çok sayıda vatandaşımız kentsel dönüşüm adı altında mağdur edilmiştir.Okullar, hastaneler ve diğer kamu binalarımız büyük risk altındadır; bugün hiçbir anne baba çocuğunu güvenle okula yollayamamaktadır. Ayrıca; Askeri alanların yeşil alan ya de deprem toplanma alanı yerine imara açılması, vatandaşların doğal afet sonrasında toplanabilecekleri yerlerin kalmaması demektir.
HÜKÜMET DEPREM TOPLANMA ALANLARINI DA YANDAŞ FİRMALARA RANT İÇİN Mİ KULLANMAKTADIR?
Tüm bu gelişmeler ışığında, açıkça görülmektedir ki, ülkemizde etkin, bilimsel ve insanı önceleyen bir deprem politikası yoktur. Acilen yapılması gereken; teknolojiyi, fenni ve bilimi esas alarak deprem güvenliliğinin sağlanmasına yönelik çalışmaları yapmak ve yandaşları değil vatandaşı düşünmektir. Deprem değil; deprem güvenliği olmayan binalar, rant merkezli yönetilen kentler öldürür. Anne karnındaki ve yeni doğmuş bebekler, okula giden çocuklar, seksen yaşındaki Ayşe Teyze, göremeyen Mithat Ağabey, yürüyemeyen Aysel Abla, işçi Ahmet, üç çocuklu Halime Teyze, taksici Mehmet Ağabey, öğrenci Ali, bakkal Serhat Amca ve emekli Fatma Teyze bu gün her biri risk altında… Bu insanların can güvenliği hükümete emanettir. Bir tek insanımızın hayatı bile hiçbir ekonomik rantla kıyaslanamayacak kadar önemlidir. İnşaat gelirlerinden kazanacağınız dolarlar bir vatandaşımızın canından, bir çocuğun saçının tek bir telinden bile önemli değildir. Hepimizin yüreğini parçalayan Can kayıplarımızla hayatlarımızda derin izler bırakan tarihimizin en büyük depremlerinden 17 Ağustos Depremi’nin üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen yeni bir deprem olduğunda can kaybını engelleyecek etkili bir çalışma yapılmamıştır. Deprem vergilerini duble yol yapmak için kullandığını açıklayan hükümet deprem toplanma alanlarını da yandaş firmalara rant için mi kullanmaktadır?