Finans Sektörünün Öncü Yayın Kanalı olan FinansHub.com Dan Bayram Tuncerin Yazısı Yine Ses Getirecek.

KAYGAN ZEMİN 

Ekonomi de sürekli konuşulan benzer konuların dışına bir türlü çıkamıyoruz. Ekonominin gündeminde kısa vadeli fiyat ve faiz farklılıklarından kaynaklanan kazanç ‘’Carry Trade ‘’ ve tutarı henüz net olmayan tasarruf tedbirleri. Bir türlü asıl yapılması alınması gereken önlemlere gelemedik. 

Piyasalarda neden Carry Trade oluşur? Bu konuyu aşağıda yer alan örnekle anlatmak isterim. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi dünya nüfusunun sadece %1 nasıl ekonominin %50 sine hâkim olduğunu anlamış oluruz.  Bu uyarı son derece yerindedir. 

Örneğin; 100 dolar mevduata para yatıran bir yapancı yatırımcı bu tutarı TL ye çevirip bir yıllık mevduata koyarsa, bugünkü kurdan 3.200TL yatırmış olur. Bir yıl sonrada anapara artı faiz olarak eline %60 mevduat faiziyle yaklaşık 5,120 TL anapara artı faiz getirisi elde etmiş olur. Varsayalım ki yılsonu kuru 40 TL/USD olsun, bu kişinin 100 doları yaklaşık 128 dolar olur, yani 28 dolar veya %28 Dolar bazında para kazanır. Bu çok ciddi bir kazançtır. ABD 2 yıllık hazine Bonolarının %4 yıllık getirisini dikkate alırsak, piyasada oluşan bu arbitraj fırsatı ülkemiz için ağır maliyetli bir fonlama veya swap mekanizmasıdır.  

Bu maliyetler her bir vatandaşın gelirinden vergi ve zamlar olarak ödenecektir. Ülkemize uzun vadeli ve düşük maliyetli yabancı kaynak girişi son derece önemlidir. Bu konuda henüz kayda değer adımlar atılmamıştır. Şu ana kadar uygulanan para politikası ödemeler dengesinde oluşan darboğazı aşmaya yönelik kısa vadeli ve maliyetli bir mekanizmadır (sıcak para). 

Açıklanan tasarruf tedbirleri yeterli olmadığı gibi, daha radikal kararlar alınmalıdır. 2024 yılı bütçesinde var olan yaklaşık 2,5 trilyon faiz ödemesi ağır bir maliyet olarak önümüzde durmaktadır. Bütçede gelir ve giderler denk bütçe oluşturulacak şekilde tekrar ele alınmalı ve tasarruf tedbirleri genel bütçede öngörülen harcamalardan %15 tutarında tasarrufa gidilmesi önemlidir. En az bütçede öngörülen faiz tutarı kadar tasarruf hedeflenmelidir. Sonuç olarak; yeni bir anlayışa ve radikal çözümlere ihtiyacımız vardır.  

Basit olan problemleri kompleks çözümler üreterek içinden çıkılmaz hale getiriyoruz. Tasarruf tedbirleri konuşulurken neden toplum bir türlü tasarruf yapamıyor diye sormuyoruz. Tasarruf; bir kişinin gelirinden aylık olarak belirli bir miktar para ayırarak, gelecekteki ihtiyaçları karşılamaya veya belirli bir hedefe ulaşmaya yönelik bir eylemdir. Dünyanın her yerinde tasarruf sahipleri riski düşük, getirisi yüksek bir beklentiye sahiptir.  

Yıllardır halka söylenen ülkede yeterince tasarruf olmadığı için yatırım ve kalkınma için yurt dışından sermaye girişine ihtiyacımız olduğu siyasiler, iş-insanları ve hatta ekonomistler tarafından yaygın bir şekilde dile getirilmektedir. Genelde, yatırımlar için toplumun Türk Lirası tasarruflarının yeterli olmadığı ve TL mevduatlarının kısa vadeli oluşu, yatırımcıları daha uzun vadeli Dolar ve Avro bazında yatırımların yapılmasını teşvik etmiştir. Bu anlayış, özelikle ekonomimizin bel kemiği olan küçük ve orta ölçekli işletmelerini kur riski ve şokları ile karşı karşıya bırakmıştır.  Sonuç olarak her 5-7 yıl aralığında yaşanan finansal krizlerde firmalar oluşan sermayelerini ve işletme sermayeleri kaybetmiştir. Her finans krizi sonunda Ülkemizin firmaları yok pahasına yabancılara satılmıştır. 

Burada sormak gerekiyor; Neden tasarruf açığı veriyoruz? Neden sürekli kalkınma modeli içinde dışarıdan borçlanmayı ön planda tutuyoruz. Bu kadar önemli bir konu Ülkemiz gerçeklerinde bir türlü ele alınmamıştır. Tasarruf açığı veren ülkemizde halkın tasarrufa yönelmesi için gerekli olan temel reformları aşağıdaki gibi özetleyebiliriz; 

  1. Gelir Dağılımında Bozulma, 
  1. Bütçe Harcamaları, 
  1. Adil Vergi Politikası, 
  1. Hukuk Sistemi, 
  1. Denetim, Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik.,  
  1. Eğitim ve Toplumsal bilinç. 

Yukarıda yer alan ana başlıklar, atılması gereken adımlardır. Fakat günümüz ekonomik koşullarında acil olarak vergi sisteminin ele alınması gereken en önemli düzenlemedir. Ülkemizde, nüfusun %10 milli gelirden aldığı pay neredeyse %45 gibi bir orana ulaşmıştır. Son yıllarda, gelir dağılımdaki bu adaletsizlik servetin belirli bir kesimde oluşmasını sağlamıştır, faiz politikası da bu gelişmede önemli bir etken olmuştur. Mevcut vergi sistemindeki yapısal bozukluk merkezi hükümetin 2024 bütçesinin %65 oranında dolaylı vergilerden oluşmasında önemli paya sahiptir. Bugün ülkemizde 16 milyona yakın emekli ve çalışanlardan yaklaşık 15 milyon asgari ücretli geçinmektedir. Bu insanlardan tasarruf beklemek hayaldir. Alınan vergi bir hizmet karşılığı hakça ve adil olmalıdır. Bütçe açığını kapatmak için vergi muafiyeti ve teşvikleri konusunda hassas olunmalıdır. Tahminimce, her 100 TL gelirin direk ve dolaylı olarak yaklaşık %45 kısmı vergiye gitmektedir. Bu gerçekten çok yüksek ve açıklanması zor bir orandır. 

Bu noktada bir örnek vermek isterim. Milli -Eğitim Bakanlığın bütçesi, 85 milyon vatandaşın ödediği vergilerden oluşmuştur. 2023 yılında 435,3 milyar olan Bakanlık bütçesi 2024 yılında 1 trilyon 90,2 milyar TL ye arttırılmıştır (yaklaşık %150 oranında bir artış). Vatandaş ödediği vergi karşılığı iyi bir eğitim, öğretmen ve öğrencilerin ihtiyacının karşılanmasını beklemektedir. Her velinin bildiği gibi, aileler sadece çocukları için bu vergi dışında birçok ödemeler yapmaktadır, yok servis parası, yok okul aile birliği katkı payları, dershane ve özel öğretmen parası, etüt parası, kitap, kıyafet ve yemek masrafı gibi. Vergini ödeyeceksin ama masraflar devam edecek. O zaman neden bütçe yapıyoruz?  Verginin yanında alınacak eğitim hizmetleri için bir o kadar daha para harcanıyor. Nasıl tasarruf yapılacak? Bu örneği vatandaşın hizmet aldığı diğer bakanlıklar içinde verebiliriz.  

Zaman daralıyor, şu ana kadar alınan tasarruf tedbirlerin kalıcı sonuç getireceği konusunda son derece şüpheli olmamız gerekir. Önemli olan, vatandaşın kazançlarının ekonomiye ve kalkınmaya katkı sağlayacak tasarruf açığının ortadan kaldırılması olmalıdır. Yalın ve hakkaniyetli bir vergi sistemi üzerinde durulmalıdır.  

Saygılar 

Kaynak: FinansHub