CHP’de, kurultay davasının reddedildiği gün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında “casusluk” soruşturması başlatılması, “yeni bir yıpratma, köşeye sıkıştırma hamlesi” olarak yorumlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu’nca yürütülen soruşturma, “İBB’ye kayyum atanıp atanmayacağı” tartışmalarını da beraberinde getirdi. Ancak CHP’liler şu anda bir “kayyum riski” görmediklerini belirtiyor.

CHP yöneticileri, “casusluk” suçlamasının tek başına kayyum gerekçesi olamayacağını savunuyor. Parti kaynakları, İmamoğlu hakkında daha önce bir “terör soruşturması” bulunduğunu, ancak iktidarın “ekonomik ve siyasi maliyetini göze alamadığı için bu adımı atmadığını” ifade ediyor.

Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, kurultay davasını “konusuzluk” gerekçesiyle reddetmesi de parti içinde bir rahatlama yarattı. “Şaibeli kurultay” tartışmalarıyla yıpranan CHP yönetimi, mahkemenin “hukuki” bir karar verdiğini belirterek sonucun “olması gereken” olduğunu savunuyor. Davacı Lütfü Savaş’ın avukatının kararı istinafa taşıma kararı aldığı öğrenilirken, parti yönetimi yerel mahkemenin kararının değişmeyeceği görüşünde.

Bazı yöneticiler, iktidarın “mutlak butlan” iddialarından sonuç alamadığını, kamuoyunda bu argümanın karşılık bulmadığını düşünüyor. Bir CHP yöneticisi, “Mutlak butlan tartışmasının kazandıramayacağını gördüler. Kimsenin bu meseleye inanmadığı ortada. Kamuoyu anketlerine göre halk bu işi satın almıyor. Belediye yolsuzluk iddialarına da halkın yüzde 65-70’i inanmıyor, ‘Bu işler siyasi’ diyor. Artık iş öyle bir noktaya geldi ki, gerçek hırsızı bulsalar bile millet inanmayacak, ‘siyasi’ diyecek.” ifadelerini kullandı.

Parti kulislerinde, ekonomik koşulların da bu süreçte belirleyici olduğu görüşü hakim. Bazı yöneticiler, ekonominin “siyasi” olarak algılanan operasyonların maliyetini artık taşıyamayacağını, bu nedenle iktidarın yeni yollar aradığını dile getiriyor. CHP kaynaklarına göre, kurultay davasının ardından yeni soruşturmalar ve “sıkıştırma hamleleri” gündeme gelebilir. Partililer, İmamoğlu’na yönelik “casusluk” soruşturmasının bu stratejinin bir parçası olduğunu, ayrıca “belediye başkanı transferi” girişimlerinin de artabileceğini öne sürüyor.

“Casusluk” soruşturmasının, 4 Temmuz’da aynı suçtan tutuklanan Hüseyin Gün’e ait dijital materyallere dayandığı belirtiliyor. Savcılığa göre, “birçok yabancı ülke istihbarat görevlisiyle irtibatı bulunduğu” öne sürülen Gün’ün, İmamoğlu’nun danışmanı Necati Özkan ile “talimat verir vasıfta” görüşmeler yaptığı tespit edildi. TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ da aynı kapsamda gözaltında bulunuyor.

Parti yönetimi, bu soruşturmayı “kurultay davasının kapanmasının ardından CHP’yi yeniden gündeme taşımaya dönük yeni bir hamle” olarak değerlendiriyor. Bazı yöneticiler, “Kavala taktiği izleniyor” diyerek, “Yani bir davadan beraat ederse, içerde kalmasını sağlayacak yeni bir dava bulunsun isteniyor” yorumunda bulundu. Yöneticiler, “Kavala da casusluktan beraat etti, tahliye edilmemek için hakkında yeni bir dava açıldı ve tutuklu kaldı” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel de gazetecilere yaptığı açıklamada, “Casuslukla yeni bir yargılama yapacaklar, milleti böyle ikna etmeye çalışacaklar. ‘Yolsuz’ dedik olmadı, ‘hırsız’ dedik olmadı. Şimdi bir de casuslukla deniyorlar.” sözleriyle tepki gösterdi.

Parti hukukçuları, soruşturmanın “İBB’ye kayyum atanması” sonucunu doğurmayacağı görüşünde. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi, “Casusluk suçu iddiası tek başına kayyum gerekçesi yapılamaz. Ayrıca bu soruşturmanın herhangi bir şekilde bir FETÖ bağlantısı da yok.” açıklamasını yaptı.

CHP’li hukukçular, belediye yasasına göre yalnızca “terör suçu” gerekçesiyle görevden uzaklaştırılan belediye başkanının yerine kayyum atanabileceğini hatırlatarak, “casusluk” suçlamasının bu kapsamda değerlendirilemeyeceğini vurguluyor. Bazı yöneticiler, “İsterlerse Esenyurt’taki gibi belediye meclisini de feshederler ama 39 ilçeden meclis üyeleri var, bunu kendileri de istemezler. Ekonomik, siyasi ve toplumsal tepkileri göze alamadıkları için kayyum atamaya cesaret edemediler.” değerlendirmesinde bulundu.

Bazı hukukçular ise İmamoğlu’nun zaten görevden uzaklaştırıldığını ve yerine belediye başkanvekili seçildiğini hatırlatarak, “Belediye başkanvekili hakkında bir terör suçlaması olursa ancak bu durumda bir kayyum söz konusu olabilir.” yorumunu yaptı.