Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anadolu Yayıncılar Derneği üyeleri ile buluştu.
Erdoğan, basına ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu konuşmasında, isim vermeden Hürriyet'i eleştirerek, "Amiral gemisi diye geçinenleri biliyorsunuz; manşetlerle çarpışarak bugünlere geldik" dedi.
Erdoğan, tutuklanan Die Welt Türkiye muhabiri Deniz Yücel'in Almanya Şansölyesi Angela Merkel tarafından serbest bırakılmasının istendiğini belirterek "İşte adam geliyor, tam bir ajan terörist.. Alman Şansölyesi Merkel, geldi bunu istedi. 'Yargı bağımsız' dedim. 4 bin 500 terörist dosyası verdim buna, 'Yargı bakıyor' dedi. Ben de 'Bizde de yargı bakıyor, karışamayız' dedim. Ve süreç böyle devam edecektir. Sen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına kapılarını kapatıyorsun, bakanlarını sınır dışı ediyorsun" diye konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan başlıklar:
"15 Temmuz gecesi özellikle yerel medyamızın ortak platform oluşturarak darbecilere karşı yayın yapmasını asla unutamam. Teknik aksaklıklar nedeniyle ulusal medyada yer alamayan konuşmamı sizler halkımıza ulaştırdınız.
O gece sizin önemli hizmetlerinizin geçtiğini biliyorum. Demokrasi nöbetleri bitene kadar süren emekleriniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Biz Anadolu basınını tek parti dönemine karşı verdiği demokrasi mücadelesinden biliriz. Biz Anadolu basınını darbe dönemlerinde konuşma cesaretini göstermesinden biliriz. Kıt imkanlara rağmen kararlılıkla yürüttükleri faaliyetlerinden biliriz.
Kamu ilanlarının dağıtımının Anadolu basınını koruyacak yöntemlerin geliştirilmesini faydalı görüyorum. Yerel basında yeni kadroların yetişmesini ancak bu şekilde sağlayabiliriz. Yerel basını aynı zamanda bir okul olarak görüyorum. Tüm medyaya buradan insanlarımız yetişecektir. İster patron, ister muhabir olarak yer alın ciddi fedakarlık gerektirir. Bu iş ancak sevgiyle, tutkuyla sürdürülebilir. Ülkesine, milletine sorumluluk duymayan kimsenin böyle bir faaliyette bulunması mümkün değil. Önemli olan niyetin halis olmasıdır. Buna karşılık yalanı iftirayı marifet sanan kimseye saygı göstermemiz mümkün değildir.
"BİZ GÜCÜMÜZÜ MANŞETLERDEN ALMADIK"
Biz bugünlere manşetlerle çarpışarak geldik. Biz gücümüzü manşetlerden değil sandıktan milletten aldık.
"15 Temmuz gecesi özellikle yerel medyamızın ortak platform oluşturarak darbecilere karşı yayın yapmasını asla unutamam. Teknik aksaklıklar nedeniyle ulusal medyada yer alamayan konuşmamı sizler halkımıza ulaştırdınız.
O gece sizin önemli hizmetlerinizin geçtiğini biliyorum. Demokrasi nöbetleri bitene kadar süren emekleriniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Biz Anadolu basınını tek parti dönemine karşı verdiği demokrasi mücadelesinden biliriz. Biz Anadolu basınını darbe dönemlerinde konuşma cesaretini göstermesinden biliriz. Kıt imkanlara rağmen kararlılıkla yürüttükleri faaliyetlerinden biliriz"
Kamu ilanlarının dağıtımının Anadolu basınını koruyacak yöntemlerin geliştirilmesini faydalı görüyorum. Yerel basında yeni kadroların yetişmesini ancak bu şekilde sağlayabiliriz. Yerel basını aynı zamanda bir okul olarak görüyorum. Tüm medyaya buradan insanlarımız yetişecektir. İster patron, ister muhabir olarak yer alın ciddi fedakarlık gerektirir. Bu iş ancak sevgiyle, tutkuyla sürdürülebilir. Ülkesine, milletine sorumluluk duymayan kimsenin böyle bir faaliyette bulunması mümkün değil. Önemli olan niyetin halis olmasıdır. Buna karşılık yalanı iftirayı marifet sanan kimseye saygı göstermemiz mümkün değildir.
KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ
Muhtarları küçümsediler. Benim BM'de yaptığım konuşmama 'Sanki muhtarlara konuşuyor' dedi bir zat. Sonra 30-40 muhtarı topladı. İçlerinden biri ona söylediği sözleri söyledi. 'Ben bunu demek istemedim?' dedi. Peki ne dedin?
MERKEL'E TEPKİ
Ajanlık yapanlara asla müsade etmeyeceğiz. Adam tam bir ajan. İstanbul'da bizim Tarabya Köşkü'nün altında rezidansında ağırlanıyor. Merkel diyor ki bu şahsı bırakmanızı istiyorum. Ben de ona dedim ki ben size 4500 pkk'lı teröristin dosyasını verdik.
"BEN DE HALKIMIN YANINDAYIM"
"Sen, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanına adeta kapını kapatıyorsun, bakanlarına kapını kapatıyorsun, uçuş izni vermiyorsun, oraya gidenleri konuşturmuyorsun. Hollanda'da atını, itini benim vatandaşlarımın üzerine süren, benim bakanıma arabada mahkumiyet verene sen diyorsun 'Ben de Hollanda'nın yanındayım'. Peki sen Hollanda'nın yanında mısın, güzel. Ben de halkımın ve Hakk'ın yanındayım."
"KARŞIMIZSA MASKEYLE ÇIKANLARA..."
Karşımıza maskeyle çıkarlarsa artık haydut muamelesi yapma kararı aldık. Çık ortaya delikanlıca benim Türkiye ile meselem var de ki, millet görsün.
"AVRUPA ÜLKELERİNİ ÖZGÜRLÜĞE SAYGILI OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ"
Batı bizi basın özgürlüğüne uymamakta suçluyorlar. Türkiye'nin Cumhurbaşkanına hakaret edenlere karşı yargıya gitme hakkımızı kullanmayalım mı yapılan bu.
"Türkiye itilecek, kakılacak, onuru ile oynanacak, bakanları kapılardan kovulacak, vatandaşları yerlerde sürüklenecek bir ülke değildir. Dünyanın her yerinde bu yaşananlar çok yakından takip ediliyor. Siz böyle davranmaya devam ederseniz, yarın dünyanın hiçbir yerinde hiçbir Avrupalı, Batılı, güvenle, huzurla sokağa adım atamaz. Bu tehlikeli yolu açarsanız en büyük zararı siz görürsünüz. Türkiye olarak, Avrupa ülkelerini demokrasiye, insan haklarına, özgürlüklere saygılı olmaya davet ediyoruz. Unutulmamalıdır ki, bu değerlere bizim kadar özellikle Avrupalının ihtiyacı vardır."
"TEK ADAM REJİMİ 1923'TE KAPANDI"
"Bizim getirdiğimiz sistem, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi hükümetin tek kişinin şahsında toplandığı, dolayısıyla yürütmedeki çok başlılığın ortadan kaldırıldığı bir sistemdir, bu yönüyle doğru. Bunların dillerinden düşürmedikleri 'tek adam rejimi' ise bambaşka bir şeydir, o 1923'te kapandı. Artık 'tek adam rejimi' diye bir şey söz konusu değil. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi demokratik bir sistemdir. Çünkü cumhurbaşkanı halkın yüzde 50+1 oyuyla seçiliyor. Ama Türkiye'de yüzde 15'le başbakan gördük mü? Gördük. Artık biz bunları görmek istemiyoruz."(internetingazetesi)